25 Şubat 2020 Salı

NAZMİ YILDIRIM’IN ARDINDAN


Yaklaşık 10 yıldır hiç görüşmemiştik.
Neden bilmiyorum.(Gerçekten bilmiyorum)
Şimdi geride, yüreğimin taaaa derinlerinde buruk  bir sızı bırakarak rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Sağdıcımdı.
Önce onu evlendirdik, sonra ben evlendim.

İlkokul yıllarından başlayan bir tanışıklığımız vardı. İkimizde köy içi  çocuklarıydık.
O’nu Nazmi MERGENCİ, Beni Ömer Osman GÜR öğretmenler okuttular.
Birlikte İnek-Öküz gütmeye gittik.
Kayalı-Karadaş çayırlarını O’da bilirdi,ben de…

O Isparta İmam-Hatip Lisesini okudu,Ben Doğanhisar İmam Hatip Lisesini…
O Burdur Eğitim Fakültesini bitirerek,sınıf öğretmeni oldu, Ben geç başladığım İlahiyat Fakültesini bitirerek Din Kültürü Öğretmeni oldum.

Siirt-Mersin-Erdemli de çalıştığım 11 yıl boyunca yalnız yaz tatillerinde karşılaştığımızda muhabbet ediyor.konuşuyorduk…
2009 dan beri ise hiç karşılaşmadık…Telefonlarımız da birbirimizde galiba yoktu.

O’da Yozgat’ta uzun yıllar çalıştı. Sonra Afyon/ Çobanlar ve Afyon/ Merkezde…

Gençliğimizde nasıl dini gayretlerimiz,hayallerimiz,varsa ve olduysa, öğretmenlik zamanlarımızda da aynı duyguları yaşadık. Gayretliydik…

Nazmi’de değerleri,dini endişeleri olan bir arkadaşımızdı.
Hayatı boyunca da öyle olduğuna inanıyorum ve buna şahidim.

Köyde geceler boyu, “Bu memleket nasıl istediğimiz gibi olur?”
“Nereden başlamalı”,”Biz ne yapabiliriz” gibi sorulara cevaplar aradık.

Güzel sesi ve kıraati ile bize çoğu zaman namaz kıldırdı.

28 Şubat Süreci sonrası dindar kesimin yaşadığı travma, bizim yaş gurubumuzu da fena şekilde etkilemişti.
Hepimiz farklı yerlere savrulduk.

Ve O meşum 15 Temmuz süreci…
Elbette 15 temmuz kalkışmasını yapanları da,
Sürecin sonunda mağduriyetler yaşayanları da, bir büyük hesap bekliyor.

Nazmi de bu süreçte açığa alındı.
Ne ile suçlandı? Bilmiyorum.
Ama O benim arkadaşlığımın masumu ve mağduru olarak şimdi artık aramızda değil.

Bu süreçte Nazmi ile ilgili aramızdaki hukuktan kaynaklanan sorumluluğumu yerine getirmediğim doğru.
Arayıp,yapabileceğimiz bir şey var mı? Diye sorabilirdim.
Nitekim, okulumuzdan da görevden alınan arkadaşlarımızı aradık.
Bağlantılarını onaylamasak da, insani bir tutum olarak kendileri görüştük.
Köyümüzden ölenlerle ilgili gerek sosyal medya da, gerekse daha öncesinde kasabamız ile ilgili web sitesinde bir çok haber yazdım.
Ama Nazmi ile ilgili kaza haberi telefonuma düşer düşmez içim cız etti.
Hayatım bir film şeridi gibi yeniden gözlerimin önünden geçti.
Cenaze namazını kılarken de,
Toprağa verirken de hep Nazmi’nin  silueti gözlerimin önündeydi.

Yunus Emre’nin şiirini yeniden hatırladım.
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Şol göz yumup açmış gibi
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi.
O şimdi yok.
Ben ise hala hayat,ölüm,Nazmi gibi düşüncelerle biyolojik canlıyım.
Rabbim rahmeti ile muamele etsin. Taksiratını hasenata tebdil eylesin.
El Fatiha…                                             25 Şubat 2020/Konya

BİR ÇİĞİLLİ OLARAK ÇOK ÜZÜLDÜM!

  Olay gerçekten çok acı… Rabbim kimseye evlat acısı yaşatmasın. Hele hele, 10 yaşındaki çocuğu babası tarafından öldürülmüş bir anne ve...